meşgul

meşgul
-lü
[meşgu:l]
阿́ s.
1. -le 从事…的, 忙于…的: Herkes bir şeyle meşgul sen de ortada boy göstermekten başka bir şey yapmıyorsun. 大家都在忙事儿, 你却只在这里摆摆样子。İçerde bir odacı sobayı üflemekle meşguldü. 屋里一个服务员正忙着吹炉子。Ne ile meşgul? 他在忙些什么?
2. 忙的, 忙碌的: Müdür şimdi meşguldür. 经理现在很忙。Şimdi meşgulüm, gelemem. 我很忙, 去不了。Telefon meşgul. 电话占线。
3. 预订的: Bu masa meşguldür. 这张桌子有人订了。
-i \meşgul etmek 1) 占, 占用; 应用, 采取, 运用: ameleleri \meşgul etmek 占用工人 melekeleri \meşgul etmek 运用技能 Şimdi çok işim var, beni meşgul etme. 我现在很忙, 请别打扰我! 2) 使致力于, 使从事于, 使忙于 3) 引开…的注意; 使不闲呆着 -le \meşgul olmak 1) 从事于, 忙于: ziraatle \meşgul olanlar 从事于农业的人们 2) 花时间: Kâtip daha fazla meşgul olmaya lüzum görmeden genç kızı yalnız bırakıp gitti. 书记员觉得没必要花费更多的时间, 扔下年轻姑娘一个人走了。 3) (注意力)被吸引

Türkçe-Çince Sözlük. 2014.

Игры ⚽ Нужен реферат?

Look at other dictionaries:

  • meşgul — sf., lü, Ar. meşġūl 1) Bir işle uğraşan, iş görmekte olan Belediye doktoru, kışın kimya tecrübeleri ile meşguldü. S. F. Abasıyanık 2) Çalışır, kullanılır durumda olan, dolu Telefon meşgul. Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller meşgul etmek meşgul… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • meşgul olmak — vaktini vermek, uğraşmak, oyalanmak Kâtip daha fazla meşgul olmaya lüzum görmeden genç kızı yalnız bırakıp gitti. P. Safa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • MEŞGUL — (Şugl. den) Bir işle uğraşan. * Dalgın. * Doldurulmuş, tutulmuş, işgal olunmu …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • meşgul etmek — 1) vaktini almak 2) uğraştırmak 3) oyalamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • MEŞGULİYET — Meşgul olma, bir iş yapma. * Uğraşılan ve meşgul olunan şey …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • şagil — meşgul eden; meşgul olmayı gerektiren; işgal eden; bir mülkte oturan …   Hukuk Sözlüğü

  • iştigal — meşgul olma; bir işle uğraşma …   Hukuk Sözlüğü

  • ŞAGİL — İşgal eden, tutan.* Meşgul eden, meşgul edici. * Meşgul olmayı gerektiren. * Bir mülkte oturan …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • adamcık — is., ğı 1) Kendisine acınılan kimse Bir tarafa dayanıp durdum. Adamcık benimle hiç meşgul olmuyor göründü. M. Ş. Esendal 2) Yerilen, küçümsenen kimse …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bağımsız sıralı cümle — is., dbl. Anlam bakımından birbirine bağlı olduğu hâlde özneleri, tümleçleri, yüklemleri ayrı olan cümle Annem, bulaşıkları yıkamaya çalışıyor, kız kardeşim onları kurulamakla meşgul …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bakmak — e, ar 1) Bakışı bir şey üzerine çevirmek Zamanla nasıl değişiyor insan / Hangi resmime baksam ben değilim. C. S. Tarancı 2) Aramak 3) Bir şeyin yüzü bir yöne doğru olmak Limana bakan penceresinden deniz görünürdü. O. V. Kanık 4) Bir şeyin… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”